30 Ekim 2019

Yume to kyôki no ôkoku


miyazaki abimiz hakkında bir belgesel yapalım demişler, iyi güzel yapmışlar. adam pek kamera önü insanı değilmiş. zaten devamlı önlükle bir oradan bir buraya koşturup, sigarasını tüttürüyor ama sonuç olarak bu belgesel bana ne anlattı denirse, pek bir şey değil. belki adamın biraz depresif, biraz karanlık bir insan olduğunu anladık diyebilirim. yaptığı işlerde zaten gözyaşı dökülmelik işler. belki karanlığı buradan geliyordur, belki hüzün mahvetmiştir ama esasında çalışmaktan yorulmuş. emekli olacağı günlerden bir gün belgeseli gibi yapmışlar. bunca sene yaptıktan sonra coşkuyu kaybetmiş olması, filmleri ıkına sıkıla çıkartıyor gibi göstermeleri beni üzdü. aşırı zor işler yapıyorlar, ona şüphe yok ama yine de insan böyle anlatmamalı. üstelik bir animasyon üstadının belgeselinde animasyon tekniklerine dair bir şeyler de görmeyi bekledik. son kısma doğru çok az şekilde bir iki bir şey gösterdiler. yeterli gelmedi bana.

--- spoiler ---

.filmin başından sonuna kadar, çalışma masalarında kağıtları bir ileri bir geri yapıyorlar. tek tek tane tane çiziyorlar. belki zorluğu vurgulamak için böyle bir şey yaptılar. ışıklı masalarda, sonraki kare, önceki kare ve ne kadar süreceğine dair dialogları hayalinde canlandırıp saat tutması şeklinde bir teknikleri var. hepsi bundan ibaret olamaz değil mi? mutlaka bilgisayar desteği var. renklendirmeler olsun, çekimler olsun. bir şekilde bilgisayar desteği olmadan yapıldığını düşünmüyorum. en azından bilgisayara aktarım kısmı anlatılabilirdi.

.şemsiyenin uçtuğu kareyi biraz gösterdiler. kağıttan bilgisayara geçtikten sonra şak diye canlanıyor gibi ama orası da karışık. bir kere hepsini miyazaki abimiz çizmiyor, orası kesin zaten ona bilek mi dayanır?

.esas belli başlı kareleri çizip, nasıl olacağına karar veriyor gibi. hikaye tahtası gibi kareleri de çiziyor olabilir. diğer arkadaşlar aradaki kareleri dolduruyor ama onun da tamamı el ile mi çiziliyor? yoksa nasıl oluyor? o konuda açıklama gelmedi.

.belgeselin amacı da zaten bunu açıklamak olmayabilir. adam iş başındayken devamlı konuşuyor. yeşillere bürünmüş çatı katı var, kedisi var, doldurma kuzuları var. onlardan bahsettiler. el salladığı yetimler varmış. çocuklar için çiziyormuş falan filan.

.bir de uçak çizmemeyip kafayı yemesi var. savaş karşıtlığı ve solculuğu var. aralara bunları sıkıştırmışlar. babası ile bağlantısı var. dünya savaşları meselesinde japonyanın durumu var, bu film çocuklar için değilmiş. mesajı bolmuş ama bunu keşfeden yapımcı kardeşi, rakibi başka bir tip falan hepsi hayatlarından bezmiş insanlar. halbuki koskoca şirket olmuş, istisnai bir iş yapıyorlar. neden bundan hiç keyif almamışlar? gurur duymamışlar? emeklilik günü açıklaması falan garip geldi bana. 

.muhabbeti güzel biri, depresifliği de güzel, ona da lafım yok ama derli toplu bir bilgi pek alamadık. kadere ve çizgilerin kendileri karar vermesine dair laflar aldık. hatta bir karakteri öldürmek isterken öldürmemiş, onun muhabbeti vardı. karakterlerin eski japon adetlerinde olduğu gibi eğildikten sonra tam dikleşmemeleri konusunda ekibini uyarıyorlardı. dik durmayıp, dikleşmeyip, eğik kalmak onlarda adettenmiş.

--- spoiler ---