9 Mart 2019

Küçük Kıyamet


senesine göre efektleri falan nasıldır tam bilemiyorum ama renkler ve müzikler o kadar kötü nasıl olabilmiş? kimse arkadaş, elimizde biraz imkan var, niye renkleri patlatıyoruz, müziğe de saçma sapan bir manası olmayan bir müzik koyuyoruz dememiş mi? senaryo o kadar kötü değil aslında. bir yerden sonra tahmin ediyoruz. son bağlantılar da fena değil. sonun tam mutlu olmayışını da beğendim. hele hele "beklenen büyük istanbul depremine" göndermeleri falan insanı biraz tedirgin ediyor ama yine de olmamış işte. daha iyisini yapabilirlermiş ama kendilerini salmışlar. çocuk oyuncular aşırı kötü, figüranlar zaten komik ötesi kötü. yan roller kötü, esas adam kötü. bir tek esas kadın ve yardımcı kadın idare eder diyebiliriz. bu kadar kötü olunca da filmi izlemek zaten işkence oluyor. 10-20 dakika parçalı şekilde yemek arkasında ancak bitirebildik.

--- spoiler ---

.saçma bir aile görüntüsü, sigarayı bırakmış salak bir adam. diş macunlarından kolaya kadar ona buna laf eden ergen bir genç. ondan biraz büyük ablası. bir tane kız çocuğu ama konuşması ile insanda vahşetlik hisler uyandırır. bir bebek ve bakıcısı, biraz çekingen ama salakça ve tabii tribal enfeksiyona yenik düşmüş bir adet karı. onun da kardeşi var. ergen çocuk ve ablası, bu kadının çocuğu. yani esas kadın bunların teyzesi. 

.abla gider, küçük kıyamet diye bir kitap bırakır. filmin ismi de buradan gelmektedir. o gece deprem olur ama hepsi bir tatil mekanına kaçarlar. bir gariplik vardır, filmin gidişatında gariplik başlar. yollar garip, renkler zaten başından beri garip ama iyice saçma sapan bir hal alır. vurgulamak için yapmışlar sanırım ama hiç olmamış.

.neyse varırlar mekana, kabir manzaralı yazlık çıkar. sonra köpeğin teki küçük kızın karşısına gelir. o sahneleri falan da hiç yapamamışlar. sonra akrep çıkar, kızın yaptığı kumlarda istanbul'u görür. ne bileyim bu ne lan?

.küçük kızla dalınca ağzı burnu yamulmuş görür. kadın kendi korku filmini  yaşar. adam da karıları kesip durur. kadın kendini aldattığını düşünmeye başlar. şirketi güya ona iş vermiştir. iş yerini arar bulamaz. fantastik ahali ile karşılaşır. bir çay vereyim mi abi der de hepsi acayip tiksindiriciymiştir.

.sigaraya geri başlar, arabada ararken kamyon çarpar gibi gösterirler, sonra yazlığın bakıcısı ki kendisi televizyonlarda gördüğümüz bir tip, iğrenç oynamaktadır, yağmurlu gecede bunu kabirde gömmeye başlar. karısı uzaktan görür, yetişir ama kurtaramaz. toprağı elleri ile açmaya çalışır. çamurlara gark olur. her tarafı o kadar toprağı atmaktan paramparça da olması gerekiyor ama onu bile geçsek, ölü annesini görüp eve döndükten sonra bir damla çamur kalmamasını anlayamayız. adamlar inanılmaz bir hata yapmış. o kadar şiddetli yağmur var ki çamurun zerresini bırakmıyordur. ölü annesi, kocanı bırak çocuklarını kurtar der. zaten tersliği anladık ya, bir taraftan bunlar hiç tatile çıkmamış, hepsi hayal deprem altında kalmışlar diyoruzdur.

.o andan sonra iyice belli olur. kadın ablasının kitabından sahneler görmektedir. o tip, azrailmiştir. bir şekilde kendine gelir. apartmanları nasılsa yan yatmış. pencereden tırmanıp çıkar. çocukları için yardım bulur. hepsi sapasağlam kurtulmuşken, küçük kızına sarılıp sevdiğini söylemişken, şak diye ölür. en güzel sahnesi buydu herhalde. kocası zaten ölmüştür. böyle yıkılmış istanbul enstanteneli bir film yapmışlar. o kısımlar da insanı gıcıklıyordu ve bitti.

--- spoiler ---