2 Kasım 2013

The Expatriate


hafiften sıkıcı, hafiften akıcı bir film. saçma işler de oluyor bolca, güzel işler de oluyor. araya karışık ajanlı, kaçmalı kovalamalı bir film istenirse işe yarayabilir. ergen atarı da olmasa pek iyi olacaktı ama malesef bundan da var ve filmin sonuna bu şekilde geliyoruz. sonu da idare eder, müzikleri de idare eder. pek fazla bir şeyi yok yani sonuç olarak.

--- spoiler ---

.güvenlik sistemi uzmanı eski cia ajanı esas abimiz var. bir şirkette güvenlik ürünlerini test ettiğini sanıyor ama işin aslı cia'ye sızıyorlar üstüne yüksek güvenlikli belgelere ulaşıyorlar imiş. ansızın işler tersine dönüyor, şirketi ortadan kayboluyor. çalışanları ölüyor, bu da kızı ile bir başına kalıyor ve kovalamaca başlıyor.

.kendileri bizzat güvenlik uzmanı mıdır? mühendisi midir nedir ondan olduğu için daha çok macgyver tarzı işler göreceğiz sandım ama pek fazla yoktu. keşke olsaymış daha iyi olurmuş. en göz bir düzenek ile bomba yapıyor ve amcalar da pek kek olduğu için açıyor çantayı ve iş tamam oluyor.

.sonlara doğru kızı ile arası bozuluyor, hayatına girmiş, yalanlar söylemiş babası falan filan kaçıyor gidiyor. yakalanıyor ve pazarlık konusu oluyor. hem klasik hem çok saçma tabi, sonuna kadar babaya hayranlıktan, isyana sonra da kavuşmaya dönmüş oluyor.

.o kadar koşturmacada kıza bir telefon veremiyor ama sonra peynir ekmek gibi telefon konuşmaları yapıyor. esas kadın oyuncumuz son anda imana geliyor, kız için kendini feda ediyor falan. vardı böyle göze batan bir sürü bir şey işte. çok da irdelememek lazım.

--- spoiler ---