10 Eylül 2018

Okuribito


tam olarak müzik filmi sayılmaz, çellist bir başrol oyuncusu var diye müzik filmi demişler ama pek alakası yok. giriş kısmı hoş, gelişme fena değil, sonuç pek olmamış. komiklikleri dramından daha güzeldi. dramı bir yerde manasız olmuş. belki komiklik beklemeyince daha komik geldi, ne lan bu diye insan şaşırıyor. dramı daha beklendik ama son dramına kadar çok da manası olmuyor. son kısımdaki dram gereksiz olmasa çok ağır, üzücü bir drammış ama gereksiz olduğundan insan tam üzülemiyor bile. esas müziği eh idare eder ama bir müzik filmine göre filmde müzik yok sayılır. japon tipler için puanı yüksek olmuş olabilir, normal filmlere göre tiplemeler insanı bir garip hissettiriyor. esas kadın oyuncu falan neydi öyle? garip buldum diyelim.

--- spoiler ---

.kadın devamlı güler yüzlü falan filan derken işi bırakmazsan giderim demeden gidiyor. şak diye gidiyor sonra şakkadanak şeklinde geri geliyor. hamileyim diye geliyor üstelik, sonra da işine saygı duyuyor. o kadar gereksiz olaylar yaratmışlar ki böyle, adam bile sallamıyor o derece.

.o kadar yetenekli olmayan bir çellist eleman var. babasını bunu küçükken terk etmiş, anası da kendi kendine ölmüş. öyle bir başına kalmış, orkestraya girdikten sonra da pahalı bir çello almış. pat diye orkestrayı dağıtıyorlar, kimse dinlemiyor. şaka ve göndermeli baştan başlıyor.

.kadına diyor orkestra dağıldı, çelloya çok para verdim. miktarı duyunca biraz bozuluyor ama sonra her şeyi bırakıp köye gidelim deyince pat diye kabul ediyor. ulan çelloyu bırakma desene, sen nasıl müzik filmisin.

.köylerinde iş ilanları derken yanlış okuma, yanlış basım kurbanı olarak ölü hazırlayıcı işine başlıyor. tabuta koymadan önce törenle yıkıyorlar, yağlıyorlar, makyaj yapıyorlar. adamlar bu mesleğe özel film çekmiş. ne gerek varmış bilemedim.

.yaşam ve ölüme göndermeli dialoglardan da çok feyz alamadım. kirpi balığı testisleri yerlerken çok ağır konuştular. güzel yiyeceksin o halde diyor. ölülerden beslenmeye bitkileri dahil etmiyor ama onlar da toprağı tüketiyor. tüketmeyen mi var?

.neyse işte patronu ile iyi anlaşıyorlar. patron bunu seviyor. ilk işi çok ağır bir iş denk geliyor. bu da çok bariz. gerçek hayatta nasıl denk gelir orasını bilemem ama patron biraz daha insan gibi davranabilirdi. kokmuş cesetle tanıştırıyor. belki ağırdan başlaması daha iyi oluyor. koşuyor hamama kırklanıyor.

.arada tanıdıklarla karşılaşıyor ama kimse ne iş yaptığını bilmiyor. yavaştan ortaya çıkıyor. hepsi bunu yadırgıyor. bir tane tanıtım filmi çekmişlerdi. poposuna tıkama kısmını göstermemişlerdi. karısı görüp izliyor. bir taraftan komik, diğer taraftan göstermek için sokmamış olması gerek. adamı ölü kılığına alıp götüne pamuk tıkamıyor olmaları gerek diye umuyorum.

.işte dediğim gibi karısı öğrenince tantana yapıyor, bırakıp gidiyor ama tam geri hamileyim diye geldiği sırada tanıdık olan hamamın sahibi kadın ölüyor. onu törenle tabuta hazıladıklarını görünce işine saygı duyuyor. filmin tüm olayı bu.

.aynı şekilde anlaşamadığı oğlu vardı, yine işini küçük görmüştü. insanlara tekrar veda etme şansı veriyor falan filan diye saygı duyuyorlar. o kadar uğraşıyorlar, sonra pat diye yakıyorlar. yakmaları çok makul de niye bu kadar dert ediyorlar? 

.derken babasının ölüm haberi ulaşıyor. otuz senedir görmediği babası. filmin ağır dramlı yeri olacakmış. öncesinde taş ile mektuplaşma diye bir şey uyduruyorlar ki biraz tatlı bir düşünce. eskiden yazı yokken insanlar taşla iletişim kuruyormuş. güzel taş, pürüzsüz taş iyi hisler, kötü taşlar da kötü hisler anlamına geliyormuş. öyle anlaşıyorlarmış. buna benzer bir şey işte. babasından dinlemiş bu hikayeyi. güzel de bir taş vermiş babasına, gidip cenazesinde ellerini açmaya çalışırken arasından taş düşüyor. pek acıklı oluyor ama işte ne alaka babası arkadaş?

.zaten tanıdık biri öleceği bariz, onu yıkıyacakları bariz. babasının da bir şekilde ortaya çıkacağını anlıyoruz ama çıkmasa daha iyi işte. gereksiz bir dram. bir yere de bağlanmıyor. taş olayı haricinde de dokunaklı pek bir şey yok. cenaze görevlileri geliyor, atalım tabuta tamamdır derken onlara kızıyor. kendisi sanat icraa ediyor tabii.

.şimdi sanatkar adam, son vedaya bir çello patlatsa insanları böyle rahatlatsa en azından bunu senaryoya dahil etseler olmaz mıymış? arada bir iki eline çello alıyor. babasının sevdiği şarkı filmin şarkısı oluyor, bir de yılbaşında çalıyor. o kadar yani.

--- spoiler ---