6 Mayıs 2016

supernatural s11e20:

Don't Call Me Shurley

--- spoiler ---

.lan adamlar tanrıyı getirdi. hem de bunu aşırı tatlı şekilde yaptı. metatron'u bile tekrardan bağrımıza bastık. ne bileyim detaylar falan çok tatlıydı. misal masanın üstünde dünyanın en iyi babası bardağı vardı. yazar olmaya soyunmuş, otobiyografisini yazıyor. insanlardan umudunu kesmiş, doğanın kendini yenilemesine güzel göndermeler yapıyor falan filan. iyidi yani hepsi.

.metatron çöpte yemek topluyordu. bulduğu bir lokmayı köpeğine verdi ve o an tanrı onu yanına aldı. aslında bu adam köpeğe bile bir lokma vermezdi. sırf hikaye için adamın ölmesine göz yumduydu mesela falan ama burnu sürtünce belki kendine gelmiştir neyse bunu çok sorgulamayalım yoksa metatron'un insanlığa övgülerinin kaynağını da sorgulamamız gerekecek. melek olarak insanları çok sevmiyordu aslında ama bildiğin tanrısına insanları kurtarması için yalvardı, olmadı kavga etti.

.neyse hikaye bir yandan tepede korunaklı mekanda editorlük muhabbetleri ile geçiyordu. güzel cevaplar geliyordu tanrıdan, neden yaşamı var ettin diye sordu mesela. ona pek cevap verememişler aslında ama temelde karanlığın üzerinde etkisi gibi bir şey. yalnızdım diyor. karanlık ile pek anlaşamıyorlarmış.

.olayları insanileştirmeleri tatlı oldu. chuck hep tanrı mıymış? kolyeyi kendi kapatmış, son sahnede tanrısal kolye yanık durumda dünyaları kurtarıyordu. öyle bir giriş yapayım demiş. dualara neden cevap vermediği, olaylara neden karışmadığı gibi gerçekçi bir biyografi yazıyordu ama işte dünyanın yok oluşuna dair kabullenişi metatron tarafından azarlanınca kendine geldi.

.adam tanrıyı azarlayıp kendine getirdi lan, yani tam olarak böyle değil ama oluşu güzeldi. gözyaşları içinde ışığını sevdim ben senin dedi, garip bir şekilde iyi hissettiriyor insanı. kimsenin okuyamayacağı kitap yazma meselesinde de bir hissiyat vardı sanki. adamlar ayrıntıları güzel düşünmüş. hikayede ayrıntı yazma ile önceden tanrının elçisi modundaki supernatural kitapları falan hepsi iyidi.

.ilk karşılaşmada gözlük takması ve ışığını göstermesi falan da komikliydi. müziğe övgüler zaten harikaydı. insanlığın yarattığı en önemli şey diyor kendisi, tanrı diyor bunu. gitar çalmasını bile öğrenmemiş, kendine kabiliyeti vermiş hehe. 

.bu muhabbetler dönerken, bizim oğlanlar olay peşinde idi. sisin öldürdüğü insanların içinde dünyanın sonuna yol alıyorlardı. kaderleri belli gibiydi. tanrıları etkisiz ve sessizdi, sonra aldı eline sazı ve her şey güzel oldu.

.tabii bunca zaman müdahale etmesi hayal kırıklığına uğramasına bağlanması, tanrısal hisler, tanrıyı insanlaştırmak gibi oluyor. daha felsefi bir açıklama da beklenebilirdi ama adamlar dibine kadar insani hale getirdiklerinden çok garip kaçmadı. rol yapmaya da övgüler vardı zaten, rol yapmak süper len diyor arada.

.karanlığı en başında baş melekleri ile zar zor zaptetmişler. lucifer ile birlikte yapmış bunu, lucifer'in canı yanarken de tutup gitmemişti. en sevdiğim o değil diyor, insanlara secde meselesini falan araya sıkıştırıyorlar. hala kızgın ona sevgili tanrımız.

.tanrı olarak neyi getirirler, getirirler mi falan diye düşünürken adamlar chuck gibi bir karakteri getirdiler, peygamber olarak bile çok iyidi. adam insanlar arasında gizlenip olaylara dahil olmuş. hayatı yaşamış, böyle sevimli sempatik, espirili ama bir o kadar da acılı bir tip olmuş. bu kadar tatlı anlatımla şak diye karşılaşmak insanı güzel hissettiriyor. bu kadar saçma yan hikayeleri çektiğimize değdi yani.

.ha bir de geçen sezona tanrısal eleştiri vardı. dean'i kurtarmak için karanlığı serbest bırakan winchester kardeşlere hitap ediyordu. kendileri bozuyor, düzeltmek için bana yalvarıyorlar diye... zaten dizinin gitişatı hep böyleydi. güya dünyayı kurtaracaklar, her yaptıları bir sonraki sezona daha büyük kötülük getirmek oluyordu. peki şimdi hikaye nereye gidecek? her şeye gücü yeten iki dakkada sezonu bağlamaz mı? ha kızkardeşini ancak zaptetmiş, ondan hep birlikte çalışıp yapacaklar bunu anlaşılan da işte yine insanların acı çekmesine göz mü yumacak yani? onu da güzel bağlarlar inşallah.

--- spoiler ---