konu fena değil gibi ama ciddi ergenler bu tipler. geliştirmeye müsait işler yapacağız tadında görüntüler basmışlar pilot bölümünün son kısmına. sadece dünya üzerindeki olaylar değil aynı zamanda yörüngedeki uzay istasyonundaki olaylar da ilgi çekici gibi görünüyor. tabi bilim kurguların olmazsa olmazı bir sürü cevapsız soru ve saçma işler oluyor. ilk bölüm itibariyle bin tane soru sorabilirim herhalde. bir kaçını spoiler içine yazayım. müzikler zamanın popüler şarkıları gibi geldi, istasyon görüntüsü falan devamlı aynı şekilde dönüyordu. dünya üzerindeki görüntüler de çok temiz değil, efektli oldukları belli ama iddialı bir hikaye olduğundan o kadarına göz yumacağız.
--- spoiler ---
.97 yıl önce nükleer bomba ile dünya yok oluyor ama 12 ülkenin uzay istasyonunda kurtulanlar ark adı verdikleri topluca bir istasyon oluşturuyorlar. şimdi bomba bir anda mı patlamış? yapa yapa 12 tane uzay istasyonu mu yapabilmiş insanoğlu? dünyadan kaçan olmamış mı? kurtulan olmamış mı diyecektim ki o bölüm sonunda ortaya çıktı bir miktar. neyse asıl ağır sorular bundan sonra başlıyor.
.insan nüfusunu azaltmak için çılgın kurallar yerine üremeyin be kardeşim. çatır çatır insan öldürüyorlar ama yine de bitiremiyorlar iyi güzel de üremeyin? 97 sene geçmiş hala üreme olayını çözememişler mi? eldeki kaynaklarla ne kadar insan gerekir ve ne kadar ürenmesi gerekir bilememişler mi? üremeyi belli kişilere versinler en azından, madem kontrol edemiyorlar, çatır çatır insan öldüreceğine zorunlu kısırlaştırma yap. seçilmişler üresin. ne bileyim işte.
.en ufak suç ile ölüm cezası biraz komik geldi bana. 18 yaşını doldurmuş her kişinin en ufak suçtan ölüm cezasına çarptırıldığı bir uzay istasyonu, olay suçla mücadele değil de adam azaltmak ama işte düşününce komik bir yöntem.
.neyse seçilmiş 100 ergeni dünyaya yolama meselesine de girmek isterim ya çok uzayacak, insan başlarına bir tane yetişkin koymaz mı? bir tane gönüllü bilir kişi olmaz mı? bir tane güvenlikle ilgili biri olmaz mı? o kadar insanın kaderi nasıl 100 ergene bırakılır? hele hele dünyadaki radyasonu tepeden ölçememeleri falan çok absürt geldi, yaşanabilir olup olmadığını o kadar teknoloji ile anlayamıyor musun yani? tamam eskimiş dökülen bir teknoloji falan filan ama aşağı adam yollayacak kadar çalışıyor işte.
.bu yüz velet içersinde bir sarışını korumak için kasten gelen başkan oğlu, bir diğer güzel kızımızı korumak için gelen abi meselesi de çok zorlama geldi bana. biri otorite diğeri de anti otorite tadında iki tip oldu hemen aşağıda, abi başkanı vurmuş da inmiş. listeye yazılmak için böyle bir yöntem kullanmış herhalde. tam açıklamadılar.
.neyse tüm bu ve benzeri soruları sineye çektikten sonra hikayeden keyif alabiliriz herhalde. veletler aşağı iner, dünya yaşanabilirdir ama bir gariptir. içlerinden bir kaç tanesi yemeğin olduğu daha doğru meylederler. kalanlar bilezikleri çıkartırlar ki öldüler sansınlar ve kimse gelmesin.
.yoldaki veletlerden en uçuk olan sevgili tek kardeş kızımız suya atlar, içinden canavar çıkar. neyse onu kurtardık falan derken nehrin üstünden atlama ipi yaparlar, ilk motor gözlüklü eleman atlar, atlar atlamasına da o kadar çok bağırır ki yerli halktan birinin kafası kaldırmaz ve mızrağıylan mıhlar. lan nasıl bağırıyorsun öyle, iyi ki bir atladın.
.burada yalnız değiliz der sarışın ve bölüm biter, birilerinin dünyada olması iyi fikir de hala ben yukardaki uzay istasyonlarının süs niyetine mi durdukları konusuna dönerim? aşağıdaki canlılık nasıl tespit edilemez? her şey bozulduysa nasıl tepede duruyorlar. bunca sene bu kadar uydudan nasıl kaçmış bu sevgili yerliler. öyle sorular uzar ve gider...
--- spoiler ---