29 Mart 2025

shingeki no kyojin s04e30:

 The Final Chapters: Special 2

--- spoiler ---

.seriyi öyle bir yere getirdiler ki zaten ne yapsalar olmayacaktı ama bir şekilde oldurmuşlar. mutsuz sonla biteceğini tahmin ettim ve içime sinmeyen çok şey olduğu halde son sahneler gerçekten insanı mahvediyor. mikasa'nın eren'i tekrar görmek isteyişi, atkısını çekiştiren kuş ve atkı için tekrar teşekkür edip ölene kadar takması gerçekten insanı ağlatıyor. bu duyguyu iyi geçirmişler sadece bunun için bile seri inanılmaz etkili...

.en az bunun kadar etkili olan armin ile eren'in sarıldığı sahne... en iyi arkadaşı olarak sonsuza kadar cehennemde kalmayı kabul ediyor, bir taraftan sorumluluğunu kabul ediyor ama diğer taraftan arkadaşlık duygusu bu, bunun da üstüne bir şey denemez. başka yol bulunamaması ve geleceğin değiştirilememesi kısmı karışık ve her şey söylenebilir ama armin'in mevzuyu anlayıp eren'in yanında olması inanılmaz. 

.yani hem kötü hem iyi, bir şekilde bağladılar. insanlığın yüzde seksenini öldürerek denge getirdiğini düşünüyor. savaşlar sona ermeyecek ama artık denksiniz diyor. dev gücünün yok edilmesi ve dünyaya dengenin hakim olması nihai hedef olmuş oluyor. tabii yola böyle çıkılmadığı ve esas karakter göz yaşları eşliğinde öldürüldüğü için insan buruk kalıyor ama yine de daha iyisini yapmak zor!

.bir kere altında temel bir felsefe yatıyor. savaşmamak için savaş meselesi. armin ile eren konuşmasında bu döngünün kırılmadığı ve insanların sadece birbirini anlamak için uğraştığı bir evrenin olamayışı yüzünden üzülmesi gerçekten inanılmazdı. bu senaristin içindekinin taşması gibi. böyle bir evrenin imkansızlığını resmetmişler ve bunu çok iyi yapmışlar. savaşı da sonuna kadar götürüyorlar.

.tabii ki tüm insanlığı öldürmeleri ve mikasa ile sonsuza kadar mutlu mesut yaşamaları böyle bir çarpıcılık vermeyecekti, yani bu da bir anlamda hikayenin kandırması, gerçek mutluluğu acı çekmeye bağlaması ve bu da biraz işte doğululuk!

.acı çekmeden fedakarlık olmadan olmazlık hissiyatı! bize bunu aşılıyorlar. halbuki yanlış. o yüzden aslında finali beğenmedim ama elden ne gelir? bu sorunun yaratıcısı bunlar değil, adamlar sadece tespit ediyor. hayatın kendisi böyle.

.hayat demişler, o canlı kımıl kımıl arkadaş, ymir'i dev'e çeviren sevgili yaratık en son neden bu kadar delirdi ve bu arkadaşı en son nasıl yendiler? o bence finalin en olmayan sahnesiydi. patlamadan çıkmış bir şeyi nasıl öldüreceksiniz diyor, öldürememeleri lazım. eren öldükten sonra mı devre dışı kaldı bilemiyorum ama o ana kadar o sahneyi unuttular.

.eren'in ymir olayından sonra hafızaları etkilemiş, gelmiş hepsine vedasını etmiş, o olay da çok dokunaklıydı. tüm hikayeyi bildiği için baştan yapmış bunu. gözleri yaşlı uyanmalar, küçükken de bu olmuştu. o ağacın dibinde miydi? kabri olan yer. mikasa da anılardan uyanırken böyleydi. ağır vurucu sahneler bunlar hep...

.devlerin geri dönüştürülebilmesi beraberinde öldürülen onca insanın boşa gittiği anlamına da geliyor. madem böyle bir güç vardı bunu farklı şekillerde de amaç olarak ortaya koyabilirlerdi. dünyadaki denge güç dengesinin de sağlanması ile mümkün ama yine de buna ikna olmadım.

.yani son anda uydurdukları bir şey gibi görünüyor. baştan beri devlerin tekrar normal insan olacağı ihtimali olsa devleri öldürmek yerine başka bir çözüm bulmaları gerekecekti. o kadar devi ne yapsınlar tabii bilemiyorum ama son sahnede tüm karakterler deve döndükten sonra tekrar insana döndürmelerini o yüzden beğenmedim. diğerleri ne oldu?

.levinin son damla gözyaşı fenaydı, ölüyor sandım ama öldürmediler. savaş gazisi oldu. onun kendini sakatlaması ve zeke ile olan olayı da aşırı gereksizdi. esas karakterleri yana çekmek için böyle bir şey yapmışlar. aynı şey hange için de geçerliydi. onu da boş yere feda ettiler.

.daha söylenecek çok şey var aslında seri çok karışık. iç içe güzel geçirmişler. son sahnelere başka hikaye sığdırmışlar. bu savaş döngüsünün devamından daha çok hikayelerin döngüselliğine vurgu yapıyor.

.yani ağaç büyüyor, dünya gelişiyor medeniyet fazla ilerleyince kendini yok ediyor. ağaç devasa oluyor, ymir'in içine girdiği ağaç şeklini alıyor ve bir çocuk köpeği ile oraya giriyor. dünyanın sonunda yine devler tekrar geliyor gibi! bu şu ana kadar olan hikayeyi ve fedakarlıkları boşa çıkartıyor ama her şeyin döngüsel olması fikri de ayrıca hoş.

.yani hem iyi hem kötü hisleri beraberinde veriyor. tabii bunun ucunu açık bırakıyorlar devam ettirseler hikaye çöp olur, buradan yeni bir seri çıksa her şeyi berbat ederler. tam kestikleri nokta gayet iyi, zaten eren'in kafasının ilk kez kopması değil, dünyanın en gereksiz veledi gabi denen tipin eren'in kafasını kopattığında zeke ile temas etmişti. bu sefer ymir de veda etti, o yüzden geri gelmeyecek diyorlar ama işte ymir de aslında diğer kıpırdak canlı ile deve dönüşmüştü, onun ne olduğunu göstermediler.

.mikasa ymir'i ikna mı etmiş oldu? esas meselelerden biri de bu. mikasa aşkından vazgeçerek ymir'e 2000 yıllık aşk mapushanesinden kurtarmış mı oldu? hem romantik hem salakça, yani bundan ötesi olması gerekirdi. zaten ymir neden krala hizmet etti? onu da soruyorlar, esas mevzu olarak bunu anlatıyor. mikasa eren'in kafasını kesip öpücüğü kondurduğunda ki bu da inanılmaz ruh hastası bir sahne, arkada ymir izliyordu. mevzunun bir anlamda özeti bu. bunu yapabilmiş olmaları ymir'i aydınlatmış oldu ve 2000 yıl bunun için beklemiş oldu.

.tabii kontrol ymir'de miydi? diğer yaratık kendi başına hareket ediyor gibiydi ve bunca zaman insanları rahat bırakma şansları varken bırakmayıp bunu yapmaları da pek mantıklı değil.

.tabii ki duvarlar içinde yüzlerce yıl huzurlu şekilde yaşayan bir halk da vardı. bunu kaşıyan reiner denen salak iken onun ölmemiş olması da kabul edilemez. en salak, beceriksiz ve başarısız karakteri tutmayı tercih ettiler ve 13 yıllık ömrü tamamlandığı sırada ömrüne kavuştu. saçmaydı bunu da hiç sevmedim. bunca zaman esas yanlış tercih bu salağın duvarları yıkmasıydı. tabii bu şimdi olmaz sonra olurdu ama o da ayrı bir mallık çünkü bunca zaman barışı sağlayan yine duvarları kuran kralmış, doğrusunu o yapmış.

.hikayenin böyle de bir güzelliği var, kendi kendini çürütmüş. baştan beri özgürlüğü kısıtlayan dediği şey aslına bir cennet yaratmış ve içinde herkes mutlu olabilirmiş. gerçek dünya bir anlamda da bu ve bundan ötesini beklersen her şeyi yok etmen gerekir. eren'in özgürlüğün kölesi meselesi buraya çıkıyor. böyle özgürlüğü ne yapacak şimdi? cehennemde? arkadaşları olmadan?

.hadi arkadaşları süper, cehenneme bile onla gelmeye razı ama diğer tarafın olduğu ne malum oğlum? önce hayatını güzel yaşasana? tabii ki bu cehalete övgü değil ama sorun şu, özgürlük diye her şeyi yıkmasıyla da özgür olamadı! onun özgürlüğü yaşama özgürlüğünü elinden aldı, sevdiği onu tekrar göremedi. böyle bir özgürlük olabilir mi? bunu çözemediler ama dediğim gibi bunun çözümünü bunlardan bekleyip senaryoyu kötülemem mümkün değil. yapılabilecek her şeyi yapmışlar. daha iyisi olabilir mi gerçekten bilemiyorum.

.kötü his vermiş olmasına rağmen şimdiden özledim. böyle de hastalıklı bir ilişki yaratıyorlar. acı çektirdikleri halde özlüyorsun, adamların tarzı bu. bu kadar üzdükleri halde kötü bir şey diyemiyorsun. temel felsefeleri olan acı çekme ve fedakarlığa karşı çıkmama rağmen, olmamış diyemiyorum. 

.duyguların gücü bu işte, sadece özlüyorum.

--- spoiler ---