Macondo
yeni bir diziye daha başladım. "one hundred years of solitude" ingilizce adı. adamlar orijinal adı yerine bununla torrent basmışlar, o da bence saygısızlık ama orijinal adı ile tüm sezon verenler de var. tüm sezonu indiririm zaten gayet güzel bir dizi ama izlerken içim sıkıldı. bu tarz biraz içimi sıkıyor ama merak uyandırıcı.
bir roman uyarlamasıymış, bir insan evladının hayali neden bu kadar boğuk bir hayal olabilir onu bilemiyorum ama ilk sahneden zaten aşırı kasvetli boğuktu, sonra olaylar fazla hızlı gelişti, ilk bölüm itibariyle nerdeyiz şimdi oldum.
--- spoiler ---
.bunlar kuzenmiş ve çocukları domuz kuyruklu olacakmış. belki anne iyi bir şeyler yapmak istiyor ama kızın psikolojisini fena bozmuş. haklılık payı var. medeniyetten çok uzak değil gibiler ama diğer taraftan çok uzak gibiler de... hangi çağda olduğumuzu bile anlayamadım.
.eğer ilk sahne bu iki tiple ilgiliyse yani hamiyleyken ölen kadın ve haritalar ya da eski belgeleri okuyan adam bu elemansa işimiz var. zaten yalnızlık ile başladı, onu anladık ama neden burada yalnız kalmışlar? neler olmuş? daha kaç tane doğurtacak? onu bilemiyoruz.
.ilk evlilik, annenin karışması ama engellememesi. sonra kıza bir bekaret kemeri vermesi, birkaç ay böyle takılmaları. adamın birkaç ay sabretmesi de iyi ama horoz dövüşü yapan bu eleman karısına çok saygılı ve namusuna laf ettirmiyor. dövüşü kazandıktan sonra rakibinin horoz senden daha erkek göndermeli lafına karşılık onur mücadelesi olarak onu ölüm düellosuna davet ediyor. bir mızrak alıp gelip lap diye öldürüyor. başlangıcı bitişi yok mu bu düellonun? o biraz abartıydı.
.adamın hayaletinin evlerine dadanması yüzünden yolculuğa başlıyorlar ama ilginç olan hayaleti ikisi de görüyor. diğerlerine söylemiyor gibiler ama bir sürü insanı göçe ikna eden bir lider olur.
.insanlar bunu takip ediyor, dağları aşıp denize ulaşacağız diyorlar ama bir bataklığın etrafında kayboluyorlar. yolda doğum falan da oluyor, yürümekten tükeniyorlar. kadının da yönlendirmesi ile bir derenin civarına yerleşim kuruyorlar. aslında gayet yaşanılabilir bir yer ama adam hep ileri bakıyor, o bakımdan ilginç.
.köyde bunlar güzel güzel sevişirken bir çingene topluluğu geliyor, sirk gösterisi gibi işte tarzları öyle. mıknatıslar getirmişler kap kacak falan çekime kapılıyor, gösteri yapıyorlar. bizim eleman bununla altın aramayı düşünüyor, çok uyanık kendisi.
.neyse ki çingene başı iyi bir insan var altını falan çekmeyeceğini gösteriyor, denemişler zaten ama ikna olmuyor yine de keçileri bırakıp denemek için mıknatısı alıyor. kadın bundan memnun değil, keçiler lazım çünkü yeniden hamile...
.keçileri geri alıp mıknatısı iadeye gidiyor. o sırada bataklıkta nasıl kaybolmadıklarını anlatıyor. pusula, çeşitli haritalar yön bulma şeyleri falan derken adamı kaşife çeviriyor. keçileri geri alıyor mu bilemiyorum ama bu aletlerle dönüp tekrar araştırdığında zaten denizin dibinde olduğunu öğreniyor ama buruk bir sevinç yaşıyor. o ilginç aslında.
.kadın da pek oralı olmuyor. ikinci velet doğuyor, onun da kuyruğuna bakılıyor gayet sağlıklı çocuk ama özel güçleri var. bir şeyleri önceden mi biliyor? yoksa manipüle mi ediyor anlayamadım. ilk sahnelerde gördüğümüz kurşuna dizilecek arkadaş da buymuş, o anda ilk bölüm bitiyor.
--- spoiler ---