--- spoiler ---
.hayatın anlamına girdi abimiz, çözmüş de kendine göre de eh yani bilineni söylemek gibi bir şey. hayatın anlamı herkese göredir, herkes evrene anlam katar gibi bir yere geldi. carl sagan'ın biz evrenin kendini düşünmesiyiz lafı da güzelmiş tamam da işler bu şekilde açıklanması ile bir değer kazanmıyor malesef.
.üstelik hakikat nedir meselesinde gerçeğin doğasını sorgulamanın bir işe yaramadığını söylüyor. hem de bütün bunları felsefe öldü lan diyerek yapıyor. matrix filminde matrixten çıkmış ama halinden memnun olmayan, bitfeği yerken; "bunun gerçek olmadığını biliyorum ama ..." diyen eleman gibi bir şey dedi. cehalet erdemdir falan filan işte. hani derini yoktur, her şey bu kadardır de tamam derim de, gereksizdir deme...
.hava durumu örneğini beğendim ama tam gelmedi bana, şimdi aklım şunu teslim edemiyor. ulan milyar tane değişken var bu yüzden hava durumunu bilmek imkansızdır. iyi de bir şekilde o milyar değişkeni işleyecek noktaya gelinir ise bu bilinmeli. eğer karmaşıklık bir aşamadan sonra vücuda gelip de başka bir şey olmuyor ise. her şey içinde olduğu organizasyonlardan ibaret ise bu bu demektir. zaten bu şekilde düşünmek fiziğin gereği olmuyor mu?
.hem her şeyi fizik temelinde açıklamaya yelten, hem de sanki bunlardan fazlası varmış gibi laflar et. olmamış yani pek. tabi beynin de aynı hava durumu gibi olması, fazladan sinir hücreleri ile tahmin edilebilir olmasının imkansız olması meselesi garip idi.
.evrim meselelerine hiç girmiyorum zaten, hayatın anlamını açıklar iken nerden nereye meselesi yapmak gibi oluyor. hem dediğim gibi bir yandan herşeyin kuralı olduğunu söyleyip diğer taraftan kuralların da sadece algıdan ibaret olduğunu ya da en üst düzeyde tahmin edilemez olduğunu söylemesi hoş değil idi.
.balığı taşıyan kız meselesi de fena değildi ama o balığın algısı ne kadar yamulursa yamulsun fanusun içinden hakikati bulabilir diyecek sandım ama demedi. belki demek istedi de diyemedi artık bilemedim.
--- spoiler ---