17 Mart 2018

The Age of Adaline


tok bir sesle genel bir anlatım yapılıyor, adamlar ondaki hikayeyi film yapsaymış çok güzel olacakmış ama tabii o bilim kurgu hikayesiydi, yaptıkları romantik film. zaten türü de fantastik romantik olunca iyice sıçmışlar. punanına göre pek bir beklenti olmadan izlenirse ve esas tipler seviliyorsa belki işe yarar ama ondan başka pek bir numarası yok. vaat ettiğini vermiyor, sonu falan da çok kötü oluyor. arada güzel görüntüler, hoş dokunaklı müzikler basmışlar, fazlası da olmamış. bir çok filmden kırma hissiyat alıyoruz. insanlar arası hissiyata odaklanalım derken esas hikayesi iki saniyede ilerlemiş oluyor, saçma oluyor işte o zaman.

--- spoiler ---

.mesela adam saniyesinde kadının ölümsüz olduğunu anlıyor. sadece elindeki yaradan anlıyor bunu. yarayı adam dikmiş hepsi iyi güzel ama 40 sene sonra sen dikişlerini nasıl hatırlayacaksın ki? tabii öyle genel bir yer değil, elinde özel bir yer. özel de bir anısı var. hatırlar belki diyeceğiz ama bu sefer de ulan bari filmin başında bu hadise olsun da bir süre adam çıldırsın araştırsın, elini görüyor. eski fotoğraflara bakıyor, anıları tazeliyor. çat sonuç. sen ölümsüzsün.

.çok saçma işte. yaşlanmayan kadın hikayesi olunca insanlar durup düşünmeleri gerekiyor. inanmamaları gerekiyor ama hepsi inanıyor. filmin sonunda da adama anlattığında hemen inanıyor. kızı ben onun büyük annesiyim diye olaya giriyor. kadın da anlattım ona diyor. adamı gösteriyorlar pek inanmış. iki saniye önce inanmıyordun lan.

.bitiyor mu? bitmiyor. bir de kadını tekrar yaşlandırıyorlar. neymiş efendim tekrar ölüm yaşamış. bu sefer kalbi çalıştırmak için verilen elektrik dna telomerleri normal esnekliğine kavuşmuş, artık yaşlanabiliyormuş. aman da aman, zaten başından sonuna şu üç muhabbet de çok belli oldu.

.baba rolünde harrison ford görünce ahanda babasıyla eski sevgili bunlar dedik, araba ile kaçışta zaten kaza kaçınılmazdı. neyse ki ikinci kez yıldırım düşürtmediler. onu çok görmüş olmalılar.

.adamdan güya kaçıyordu ama devamlı bir flört baştan sona adamla takılacakları zaten belliydi. romantik filmde aksini beklemek hatalı olurdu belki ama öyle işte.

.kısa hikayesi de şöyle: kadının teki pek aşık insanmış, kocası köprü inşaatında ölmüş. kızıyla arabayla giderken kaza yapmış, suya düşmüş. az biraz ölmüş ama tam oraya yıldırım düşmüş. 2035 yılında keşfedilecek bir olaya sebep olmuş. artık yaşlanmıyormuş. öyle nerdeyse yüz sene falan yaşamış, aynı yaşta kalmış. hayatında bir sürü insan, bir sürü kalp kırıklığı olmuş. on senede bir yer değiştiriyormuş işte, ta ki sevdiği oğlanın babası eski sevgilisi çıkana kadar...

--- spoiler ---